Yüreğindeki Aşkın İlk Filizleri
Dünyaca ünlü İslam düşünürü, şair ve mistik Hazreti Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin çocukluk dönemi, onun hayatındaki önemli dönüm noktalarından biridir. Mevlana’nın çocukluk dönemi, onun hayatı boyunca sürecek olan manevi yolculuğunun ilk filizlerinin atıldığı ve insanlığa hizmet edecek büyük bir aşkın tohumlarının ekildiği bir dönemdir.
Doğumu ve Ailesi
Hazreti Mevlana Celaleddin-i Rumi, 30 Eylül 1207 tarihinde, bugünkü Afganistan sınırları içerisinde yer alan Belh şehrinde dünyaya gelmiştir. Babası, Bahauddin Veled, İslam dünyasının tanınmış bilginlerinden biridir ve aynı zamanda tasavvufî bir alimdir. Mevlana’nın babası Bahauddin, çocukluk döneminde Hazreti Mevlana’nın eğitimine büyük önem vermiş ve onun İslam ilimlerini öğrenmesi için gereken tüm imkanları sağlamıştır.
Annesi Mümine Hatun ise, Hazreti Mevlana’nın manevi dünyasında büyük bir etkiye sahip olmuş, onun iç dünyasını zenginleştiren ve ona sevgi dolu bir aile ortamı sunan değerli bir kişiliktir. Mevlana’nın çocukluk döneminde anne ve babasının sevgi dolu rehberliği, onun gelecekteki kişiliğinin temelini atmıştır.
Eğitim ve Bilgi Aşkı
Hazreti Mevlana’nın çocukluk dönemi, eğitim ve bilgiye olan merakının belirmeye başladığı önemli bir süreçtir. Babası Bahauddin Veled, ona dini ilimleri öğretirken, aynı zamanda felsefe, edebiyat ve musikiye olan ilgisini de beslemiştir. Mevlana’nın, babasının hocalığını yaptığı medrese ve mekteplerde eğitim aldığı bilinir. Bu dönemde Mevlana’nın eğitim hayatı boyunca öğrenci arkadaşları ve öğretmenleriyle kurduğu samimi ilişkiler, onun sosyal becerilerinin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Çocukluk Dönemindeki Yolculuk ve Dönüşüm
Mevlana’nın çocukluk dönemi, onun hayatında önemli bir yolculuğun da başlangıcıdır. Ailesi, Moğol istilaları ve siyasi çalkantılar nedeniyle Anadolu’ya göç etme kararı alır. Bu göç, Mevlana’nın hayatında önemli bir dönüm noktasıdır ve onun manevi dünyasını şekillendiren olaylardan biridir. Konya’ya yerleşen Mevlana, burada tasavvufun önemli şahsiyetlerinden Yunus Emre gibi büyük alimlerle tanışır ve onlardan ilham alır.
Gençlik döneminde Mevlana’nın hayatına en büyük etkiyi ise Şems-i Tebrizi isimli mistik bilgin yapar. Şems-i Tebrizi, Mevlana’nın bilgi aşkını daha da derinleştiren ve manevi yolculuğunda önemli bir rehber olan gizemli bir kişiliktir. Şems’in ani gelişi ve kayboluşu, Mevlana’nın dünyasında bir dönüşüm yaşamasına sebep olur ve onun için ilahi aşk ve sevgi kavramları hayatının merkezine yerleşir.
Çocukluktan Yetişkinliğe Aşkın Yükselişi
Hazreti Mevlana’nın çocukluk döneminde başlayan manevi yolculuğu, yetişkinlik döneminde de büyük bir aşkın yükselişiyle devam eder. Şems-i Tebrizi’nin aniden ortadan kaybolması, Mevlana’yı derin bir yalnızlığa itse de, onun içindeki aşk ateşini daha da alevlendirir. Mevlana, aşkın ve sevginin insanı Allah’a yaklaştıran en güçlü araçlar olduğunu keşfeder ve bunu eserlerinde, özellikle “Mesnevi” adlı başyapıtında anlatır.
Sonuç olarak, Hazreti Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin çocukluk dönemi, onun hayatındaki önemli bir evredir. Ailesinin sevgi dolu rehberliği, eğitim ve bilgiye olan merakı, göç ve Şems-i Tebrizi’nin etkisi gibi faktörler, Mevlana’nın manevi yolculuğunun temelini oluşturmuştur. Çocukluk dönemindeki bu ilk filizler, onun yaşamının ilerleyen dönemlerinde insanlığa hizmet edecek büyük bir aşkın tomurcuklarını açmıştır.