Tavus Baba Türbesi, Konya’nın nadir rastlanan yokuşlarından birine kurulmuş, çok güzel bir doğanın içinde. Mütevazi türbenin bitişiğindeki Hatıpoğlu Tavusbaba cami görmeye değer. Hemen altından Meram Deresi geçiyor, belediyenin sağlamış olduğu kafe hizmetleri var.
Tavus Babanın Hikayesi
Aslında türbede yatan zat hakkında elle tutulur bir tarihi belge veya bilgi yok. Rivayetler var. Hatta Hintli bir kadın olduğu iddiası dahi var. Ancak yazar Osman Nuri Dülgerler Beyin ifadesi ile baskın görüş, Hazreti Mevlana’nın öğrencilerinden biri olduğu şeklinde. Ahmed Eflaki’nin hazırlamış olduğu Menakıbü’l Arifin adlı eserde de bu şekilde geçiyor.
Tavus Baba Türbesi herhangi bir talebi olan kişilerin dileklerini sundukları bir mekan haline gelmiş. İş, eş, sınav beklentisi olanlar sık uğruyor. Deneyimli rehberim Ömer Faruk Özcan bu konunun tekkelerle ilişkili olabileceğini söylüyor. Eski tekke geleneğinde bir alim bir branşta kendini yetiştirirmiş. Bir probleme odaklanıp kendini o konuda geliştirirmiş. Bugünkünden farklı olan ise, o probleme hem maddi hem de manevi açıdan bütüncül yaklaşılması. Örneğin birisi çocuk sahibi olmak isteyip de olamayan anne babalara hizmet verirken, bir diğeri zenginlik için yardımcı olur; biri hafakan basmalarını tedavi ederken (Konya’da Afakan Türbesi var), bir diğeri ayrıları barıştırırmış. Tavus Baba da bu şekilde hem dua gibi manevi yollarla hem de bitkisel şifalarla yardım sunan bir kişilik ise, vefatından sonra da kendisinden beklentisini devam ettirenler olmuş olabilir.
Cami (Mescit), Hamam ve Köprü
Rehberimin Tavus Baba ile ilgili Kazım Karabekir’in kızı saygıdeğer Timsal Karabekir Hanımefendiden dinlediği bir hikaye var.
Bir gün Tavus Baba dergahına iki seyyah gelir. Hazret misafirlerine altın tas içinde çorba ikram eder ve akabinde “Buradan Larende’ye (Karaman) gittiğiniz zaman kullanacağınız, ahiretinize lazım olacak bir hediye vereyim mi?” diyerek altın tasları verir.
Seyyahlar yola koyulurlar. Karaman’a vardıkları esnada şehre bir telaşın hakim olduğunu görürler. Kendilerini durduran görevli detaylı bir üst ve eşya araması yapar, bulduğu şeyden yüzü düşmüş ve öfkelenmiştir. Karamanoğlu Mehmet Beyin sarayından çalınan altın tasların bu gezginlerde ne işi vardır? Apar topar huzura çıkarılırlar.
– Nereden aldınız, nereden buldunuz?
– Ne aldık ne bulduk. Konya’da bir zata ziyarete gittik, o bize hediye etti. “Karaman’a vardığınızda bu taslar size lazım olacak” dedi. Bilgimiz bu kadardır.
Karamanoğlu Mehmet Bey sarayında misafir eder onları; hürmet eder. Sonra atına atlayıp Konya’ya, Tavus Babanın dergahına gelir. Bu sefer huzura çıkan Karamanoğlu reisidir.
– Beni buraya getirmek için merâmın neydi?
– Buraya bir cami, bir hamam, bir de köprü isterim.
Karamanoğlu Mehmet Beyin yaptırmış olduğu Hasbey Mescidi bugünkü caminin kadınlar bölümüdür. Sonrasında büyük cami de inşa edilmiş. Hamam ve köprü ise bugüne kalmamış. Konya’nın Meram ilçesinin adının da bu muhabbetten hatıra kaldığı söyleniyor.