Mevlana’nın Yanında,
Harika bir Konaklama Deneyimi İçin:

Kategoriler: gezilecek yerler

Ali Yıldırım

Share

Kudretli Vezir Sahib Ata Fahreddin Ali

Sahib Atâ Fahreddin Ali, Anadolu Selçuklularının büyük veziri. 13. yüzyılın ikinci yarısında Moğol tahakkümü altındaki Selçuklu Sultanları otoritelerini yitirmişti. Devletin sonlarına yakın otuz yılında en yetkin görevli Sahib Atâ’dır. Moğollarla ilişkilerine, toplumun sosyo-ekonomik şartlarının iyileşmesi adına aldığı inisiyatiflere, inşa ettirdiği müesseselere bakıldığında devleti adeta tek başına ayakta tutmaya çalışmıştır.

Sahib Atâ, Hazreti Mevlana’nın övgüsüne sık mazhar olmuştur. Kırmaya muvaffak olamayacağı Moğol tahakkümüne ve mezalimine karşı halkını mümkün olan en verimli şekilde korumuştur. Dönemin dinamikleri gereği beyler ve Sultan harici figürler güçlenince kendi oğulları da Afyon ve Denizli’de yönetici olmuştu. Bu bölgelerden şahsına akan gelirlerin büyük kısmını devlet borçlarını ödemek için kullanmıştır. Zor zamanların zorlu veziri.

Kendi adına inşa ettirdiği bu külliyede oğulları ile birlikte medfundur.

Giriş Kapıları

Sahib Ata Külliyesinin hem hangâh hem de cami girişleri oldukça gösterişli. İnce işlemelerle bezeli. Cami ilk yaptırıldığında şu anki halinden çok daha büyükmüş, fotoğrafta gördüğünüz kapı aslında cami kapısıymış. Büyük bir yangında caminin büyük kısmı kaybedilmiş, soldaki minare de yıkılmış. Bu nedenle artık cami kapısı değil avlu kapısı görünümü almış.

Giriş kapısının temelindeki farklı renkli taşlar, Bizans döneminden kalma sur duvarları gibi yapılardan alınarak yerleştirilmiş.

Kapının sol ve sağındaki bu bölümlerde sabah namazı ve özel günlerde içecek ikramı yapılırmış.

Bu oyuklar ise sadaka yuvaları. Medeniyetin tasviri dahi inşası gibi girifttir ve emek ister. Ama olabildiğince kısaca, bir örnekle açıkla deseler; karşımdakine bunu anlatırdım.

Bu yuvalar elinizi içine soktuğunuzda dirseğinize kadar alıyor. İçeride elinizi rahatça hareket ettirebiliyorsunuz. Sebep? Sadakayı bırakan bırakıyor, ihtiyacı olan ise alıyor. Hangisi hangisi? Sol el bile sağ eli bilmiyor.

Bu sistemi kaybolmuş bir mirasın işlemez, anlaşılmaz bir ritüeli gibi görmemeyi tercih ediyorum. Torunları olarak bu inceliklerinden canlı bir gurur duymamak mümkün değil.

Müze

Sakal-ı Şerif

Sahib Ata Vakıf Müzesindeki en güzel sürpriz, Sevgili Peygamberimizin hatırası. Konya Piri Mehmet Paşa camisinden getirilmiştir. Kutu siyah, beyaz ve kahverengi sedeflerle süslüdür.

Hat Eserler

Sağ alttaki levhada “Günah denizinde boğulmuşum. Sana sığınıyorum ya Resulallah” yazılıdır. Orta üstteki levhada “Ya Hazreti Mevlana” yazılıdır. Kanatlardakiler ise Osmanlı padişah fermanları.

Sancak ve Gönder

Şems-i Tebrizi Camisinden getirilmiş olan sancağın bilgilendirme yazısı şu şekilde: “Bordo renkli kumaştan yapılmıştır. Kuzey ve kuzeybatısında Fetih Suresinin ilk ayetleri, batı ve güneydoğusunda ‘La İlahe İllallah’ül Melik’ül Hakkul Mubin Muhammed’un Rasulallahi Sadik’ul Va’dil Emin vel İkram’ yazılıdır. Ortasında bir hilal ve yıldız vardır. Hilalin içinde “padişahım çok yaşa”, yıldızın ortasında Allah ve Kelime-i Tevhid, yıldızın köşelerinde dört halifenin adları yazılıdır.”

Demirden yapılan gönderin uç kısmında Allah, orta kısımda Allah, Muhammed, Ali yazılıdır.

Ahşap Kapılar

Sahip Ata Vakıf Müzesinde birçok farklı tarihi camiden getirilen ahşap kapılar var. Her biri kündekari, oyma gibi farklı yöntemlerle inşa edilmiş.

Müzede bulunan diğer bazı eserler şu şekilde:

  • Sultan Selim Camisinden getirilen iki metrelik pirinç bir granit mum
  • Altı boğumlu gösterişli şamdanlar
  • Beyaz mineli bir salon saati
  • Maden eritme potası
  • Tarihi Kur’an-ı Kerim’ler
  • Konya Alaaddin Camiden getirilen ve 1700’lü yıllara ait çok sayıda yün halı
  • Eski Pakistan Devlet Başkanı Ziya Ul Hak tarafından Şems-i Tebrizi Camisine hediye edilen sedef kaplamalı bir rahle
  • Gölge hesaplamalarında kullanılan “rubu tahtası”
  • Beyşehir Eşrefoğlu Camisinden getirilen ceviz bir vaaz kürsüsü
  • Çeşitli kapı kanatları ve panoları

Sahib Ata Cami

Sahib Ata Camisinin en belirgin özelliği harika kokusu. İnşasında kullanılan sandal ağacı sayesinde hem caminin içi, hem de bitişikte Sahib Ata ve ailesinin medfun olduğu oda gerçekten çok etkileyici kokuyor. Koku çok hafif olmasına rağmen etkisini bende uzun süre devam ettirdi.

Mihrabın bulunduğu duvar, 1871 yılındaki yangın sonrasında eski camiden ayakta kalan tek yer olmuş. Mihrap lacivert, mor ve turkuaz renkli mozaiklerden kakma tekniği ile inşa edilmiş. Cami girişindeki kapı ise kündekari (kenetli çokgenlerle yüzey oluşturarak) tekniğinde yapılan eski kapının replikası.

Bitişik nizamdaki cami ve hangahın karşısında ise yine Sahib Ata Külliyesinin bir parçası olan Şifa Sultan Hamamı bulunuyor. 1283 yılına atfedilen hamam bugün halen kullanımda.

Sahib Ata’nın sandukasının başucu kitabesinde “İnsanoğlu ölünce ameli kesilir. Yalnız sadakası, faydalanılan ilmi ve kendisine dua eden salih evlat bundan istisnadır” Hadis-i Şerif’i yazılıdır.

Anadolu topraklarındaki bir ihtişamlı devletin sonlarına gelinirken bir büyük vezir, Sahib Ata Fahreddin Ali. Ahmet Hamdi Tanpınar Beş Şehir kitabında Sahib Ata’nın yaptırdığı çok sayıdaki hayır kurumuna atıfta bulunarak kendisi hakkında şunu diyor: “Ne mutlu o adama ki kudretsizliği bir bahar kadar feyizlidir ve zamandan intikamını bir devrin rüyasını tahakkuk ettirmekle alır.” Kış zamanı mücadelesi ve halkının bağrına attığı müesseseler, baharda kök salan Çınarın kudret tohumları.

Ruhu şâd olsun.